Katılım Bankacılığında Dış Ticaret Ödemeleri Nasıl Yapılabilir?

Katılım bankaları dış ticâret ödemelerine aracılık yapabilirler. Bu noktada katılım bankaları üç farklı işlevi yerine getirme imkânına sahiptirler:

  1. Bankacılık hizmetleri sunma (vekâlet)
  2. Dış ticarete konu malı alıp satma (murâbaha)
  3. İthalatçıya kefil olma (kefâlet)

Bir dış ticâret işleminde ödeme değişik şekillerde yapılabilir:

  1. Peşin ödeme
  2. Mal mukâbili ödeme
  3. Vesâik mukâbili ödeme
  4. Akreditif

1- Peşin ödeme (önce bedel sonra mal): 

Alıcının ( ithâlatçının ) mal bedelini malın sevkiyatından önce satıcıya (ihrâcatçıya) ödediği ödeme şeklidir. Birbirini iyi tanıyan ithâlatçı ile ihrâcatçı mal bedelinin, mallar henüz teslim edilmeden evvel ödenmesi konusunda anlaşabilir. Katılım bankası bu bedeli ihrâcatçının bankasına ulaştıran bir vekîl olabilir. Bu durumda yaptığı hizmetin karşılığını alır. Ayrıca katılım bankası ithâlatçı ile ihrâcatçı sözleşme yapmadan evvel ithâlatçıya vekâlet vererek malları kendi adına almasını sağlayabilir. Bu durumda mal bedelini katılım bankası öder. Katılım bankası malın murâbahasını yaptığı için burada risk üstlenmiş olur. Yurtdışından gelecek malları henüz teslim almadığı için doğrudan o malları satamaz; ancak müşterisine aynı niteliklerde malların satışını yapabilir. Yurtdışından malları alamaz ise ödediği meblağı yurtdışındaki muhataptan almak zorundadır. Müşterisine mal teslim edemez ise müşterisini borçlandıramaz. Bu riske giremiyorsa işlem yapmamalıdır.

2- Mal mukâbili ödeme (önce mal sonra bedel): 

Alıcının (ithâlatçının) mal bedelini malın fiili ithâlatından (gümrükten çekildikten) sonra satıcıya (ihrâcatçıya) ödediği ödeme şeklidir. Müşterisini çok iyi tanıyan bir ihrâcatçı henüz bedelini almadığı malları ithâlatçıya gönderir. İthâlatçı malı satınca ya da parası olunca mal bedelini öder. Katılım bankası bu ödemeyi ihrâcatçının bankasına ulaştırarak vekâlet işlemi gerçekleştirir. Burada yalnızca yaptığı hizmetin bedelini alabilir. Bu tür işlemlerde ithalatçıya gönderilmiş mallar onun sayıldığından katılım bankası murâbaha yapamaz.

3- Vesâik mukâbili ödeme: 

Vesâik mukabili ödeme; satıcının (ihrâcatçının ) malları sevk ettikten sonra vesâik bedelinin tahsil edilmek üzere bir talimat ekinde bankasına verdiği ve tahsil vesâikini alan bankanın ödeme veya kabul karşılığı vesâiki alıcıya (ithâlatçıya) teslim ettiği ödeme şeklidir. Vesâik mukâbili ödemenin iki türü vardır: Birinci türü görüldüğünde ödemeli poliçe üzerinedir ve sevk belgeleri ithâlatçıya ancak ödemeyi yaptığı takdirde teslim edilir. Vesâik mukâbili ödemenin ikinci türü kabul kredili vesâik mukabili olup, belgeler alıcıya, adına çekilen poliçedeki bedeli ödeyeceğine dair “kabul” alındıktan sonra teslim edilir. İhrâcatçının bankası kabul edilmiş poliçeyi, ithâlatçının bankasının talimatına göre çogunlukla geri gönderir veya nezdinde saklar ve süresi geldiğinde tahsil eder. Kabul edilmiş poliçe “bir borcun hukûkî delili” sayılır. En azından alıcı, poliçelerini ödemeyen birisi olarak ilan edilecek ve uluslararası piyasada ciddi bir itibar kaybı olacaktır. Fakat, satıcılar, ödememe riskine karşı genellikle ibraz bankasının veya birinci sınıf bir diğer bankanın “aval” veya “garanti” vermesini istemelidir. Bu işlem gayr-ı nakdi kredi işlemidir.

Vesâik mukâbili işlemlerde katılım bankası evrakların ve mal bedelinin transferi karşılığında masraf alabileceği gibi aval vererek girdiği kefâletten dolayı aval komisyonu da alabilir. Eğer ihrâcatçı ile ithâlatçı alım satım sözleşmesi yapmadan evvel malları kendi adına alması için ithâlatçıya vekâlet vermiş ise ithal edilen malların bedelini kendisi ödeyip ithâlatçıya vâdeli satış yapabilir. Bu durumda verdiği aval ya da hizmetler karşılığında bir bedel almamalıdır. Zira bu işlemleri kendisi için ithâl edilen mallar için gerçekleştirmektedir. Müşterinin alım vaadini güvenceye almak amacıyla “güvence bedeli” alabilir.

4- Akreditif: 

Akreditif şartlı bir taahhüttür. İhraç edilen malın bedelinin ödenmesi konusunda belirli koşulların yerine getirilmesinden sonra ödemenin yapılacağına ilişkin bir çeşit teminattır. Akreditif, ithâlatçının verdiği talimat doğrultusunda, ithâlatçının çalıştığı bankanın belirli bir meblağa kadar ve belirli bir vâde için istenilen koşulların yerine getirilmesi ve ihrâcatçı tarafından ihraç edilen malların ihrâcına ilişkin belgelerin ibrazı karşılığında ihrâcatçıya ödeme yapılacağını taahhüt etmesidir.

Akreditif işleminin aşamaları şöyledir: İthâlatçı ve ihrâcatçı satış sözleşmesini ya da pazarlığını yaparlar. Ödeme şeklini akreditif olarak belirlerler. İthâlatçı (bankası nezdinde gayr-ı nakdi kredi limiti olması veya câri hesabına bloke konulması karşılığında), bankasından, ihracatçı lehine akreditif açtırır. Âmir bank”a, akreditifi, muhâbir bankaya iletir. Muhâbir banka ihrâcatçıyı bilgilendirir. Akreditifi kabul eden ihrâcatçı malları gönderir. Belgeleri muhâbir bankaya verir. Teyitli ve sight akreditif ise mal bedelini kendi bankasından tahsil eder ya da teyitli ve vâdeli akreditiflerde bankası bedeli, ödeme vâdesinde ödeyeceğini teyit eder. Muhâbir banka belgeleri âmir bankaya gönderir ve teyitsiz ve sight akreditif ise mal bedelini tahsil eder ya da âmir banka teyitsiz ve vâdeli akreditiflerde bedeli ödeme vâdesinde ödeyeceğini teyit eder. Âmir banka ithâlatçıdan mal bedelini tahsil edip belgeleri ona verir. Mallar gümrüğe teslim edilir. İthâlatçı da gümrükten malları alır.

Katılım bankaları akreditif işlemine kefîl sıfatıyla taraf olabilirler. Bu durumda yaptıkları hizmet ve kefâletleri karşılığında komisyon alabilirler. Eğer ithâlatçı ile ihrâcatçı alım satım akdi yapmadan evvel ithâlatçıya kendisi adına mal alımı vekâleti vermemiş ise akreditife ancak kefîl sıfatıyla taraf olabilir. Yani malların murâbahasını yapamaz. Eğer satış sözleşmesinden evvel vekâlet vermiş ise akreditifi finansmanlı açarak yurtdışından gelecek malları kendisinin kabul eder ve bedelini öder. Bu durumda hizmet ve kefâlet komisyonu alamaz ancak müşterisinden güvence bedeli alabilir. Bu güvence bedeli müşterinin satın alım vaadine uymamasını engellemek amacı taşır. Müşteri vaadine uyarsa bu bedel satış bedeli içinde düşünülebilir. Kendisi adına alınan malları ithâlatçıya vâdeli satar. Vâdeli akreditif yoluyla alınan mallar bankanın vekâletine istinaden alınmış ve akreditif finansmanlı açılmış ise mallar ithâlatçı tarafından alınacağı zaman banka ile alım satım sözleşmesi yapılmalıdır. Bu anlaşma sözlü olabilir. Bu anlaşmanın ilk taksidi bankanın karşı tarafa ödeme yapacağı tarih olarak belirlenir. O gün geldiğinde satış için önceden belirlenen vade farkı oranı aşağıya doğru revize edilebilir. Yukarıya doğru revize dinen uygun olmaz.

Katılım bankaları ihrâcat yapan müşterilerine de hizmet verip komisyon alabilirler. Eğer ihrâcatçı müşterileri ile yurtdışındaki ithâlatçı satış sözleşmesi yapmadan evvel ihrâcatçı müşterileriyle mal alım akdi yaparlarsa ihrâcatçıya peşin bedeli ödeyip yurtdışındaki ithâlatçıya vâdeyle satım yapabilirler. Bu vâdeli satımı teminatlandırmak için yurtdışındaki ithâlatçının bankasının garantisini isteyebilirler.

Katılım bankaları dış ticâret ödemelerine çeşitli sıfatlarla aracılık edebilirler. Yaptıkları hizmet ve kefâlet karşılığı komisyon alabilirler. Bu iki işlem için bir şart bulunmamaktadır. Eğer ithal edilecek malların finansmanı yapılacak ise ithâlatçıya, ihrâcatçı ile akit yapmadan evvel banka adına mal alabilme vekâleti verilmelidir. Bu vekâlet verilmemiş ise malların finansmanı yapılamaz. Eğer malların finansmanı yapılacak şekilde akreditif işlemi gerçekleştirilmiş ise bu durumda hizmet ve kefâlet komisyonu alınamaz. Çünkü mallar banka adına alınmıştır ve dolayısıyla bu işlemler banka için yapılıyor olmaktadır. Ancak banka “güvence bedeli” alabilir ve malları müşterisine satarken bu işlemleri maliyete katabilir.

 

Ticaret


Selem Nedir?

 Rivâyete göre Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) Medîne’ye…