Günümüz ticâret hayatı hızlı para transferlerini ve banka hesaplarını kullanmayı gerektirdiğinden, milyonlarca insana maaş dağıtımı ancak bankalar aracılığıyla yapılabileceğinden, satıcılar sattıklarının bedelini garantiye almayı ve müşteriler paraları olmasa da alım yapabilmeyi arzuladıklarından bankalar gelişen teknolojiden yararlanırlar. Kullandıkları teknolojik araçlardan biri de banka kartlarıdır.
ATM’ler ve ATM kartları pek çok bankacılık hizmetinin alınabildiği teknolojik ürünlerdir. Para çekip yatırma, havale ve eft yapma, fatura ödeme, hesap bakiyesi öğrenme, döviz alım satımı, bağış yapma, alıverişlerde kullanma ve yapılan bütün işlemleri yazılı belgeleme en yaygın kullanılan hizmetlerdir. Ayrıca kart hamili para taşıma ve bundan kaynaklanan pek çok sorundan kurtulmuş olmaktadır.
Bankalar bir bedel karşılığında ya da ücretsiz olarak müşterilerinin belirli bir vâde içerisinde bu hizmetlerden yararlanması imkanı verebilirler. Yani bankaların ATM cihazından alınan hizmetler mukâbilinde ücret alması da mümkündür.
ATM kartının alışverişlerde kullanımı ise havâle ya da vekâlet işlemi olur. Buna göre ya alacaklı müşteri, borçlandığı işyerini kart vasıtasıyla borçlusu bankaya havâle etmektedir ya da müşteri bankaya yaptığı alışverişin bedelini işyerine ödemesi vekâleti vermektedir.
ATM kartlarıyla başka banka ATM’lerinden para çekildiğinde de yukarıdaki iki seçenekten biri gerçekleşmektedir.
Kredi kartı sistemi pratik, fonksiyonel, satılan malın bedelini garantiye alan, devlete, üye işyerine, kart hamiline ve bankalara faydalı bir ödeme aracıdır. Kredi kartıyla alışveriş özünde meşrûdur. Kredi kartının kötüye kullanımı bir bahsi diğerdir. Kredi kartı borcunun ödenmemesi halinde fâize girmek de kredi kartıyla alışverişin meşrûiyetini gidermez.
Kredi kartı sistemi öyle yayılmış ki bugün bundan kurtuluş söz konusu değildir. Yani bu sistem bir umûmu belvâdır (yaygın ihtiyaç). Piyasada 45 milyon adet kredi kartı olduğu ifade edilmektedir. Belli bir iş hacmine sahip hemen hemen her işyerinde POS makinesi bulunmaktadır.
Bugün artık bankalar ticâretin önemli bir aktörü haline gelmişlerdir. Para yavaş yavaş ortadan kalkmakta ödemeler için banka hesapları kullanılmaktadır. Ödenecek fatura, vergi, toplanacak bağış, kira vs. hep bankalar üzerinden ödenmektedir. Bankacılık ticâretin parçası olmuştur. Onlara yalnızca para satan kurum nazarıyla bakılmamalıdır.
Kredi kartı sisteminde bankaların, maliyeti pahalı hizmetleri sözkonusudur. Ancak sisteme üye olanlar çok olduğundan maliyet kısmen mâkul seviyeye inmektedir. Bu hizmetten faydalananlar bunun bedelini ödemek durumundadır.
Üye işyerleri paralarını bankadan almak istememektedirler. Çünkü artık parayı kasada saklamak diye bir şey yoktur. Piyasada para dönmüyor, banka hesaplarından EFT, virman, havale yapılıyor. Yani üye işyerleri alacakları bir para varsa bankadaki hesapta dursun istemektedirler. Faizli bankada paranın blokede tutulup komisyon ödenmemesi bir nevi faizli gelir elde edilmesi ve bu gelirle hizmet bedelinin ödenmesi anlamına gelir.
Kredi kartıyla satış yapan üye işyeri satış bedelini komisyonlu sistemle almak istiyorsa “hizmet bedelini” bankasına öder ve POS bankasından parasını alır. Banka da kart bankasından parayı hemen alır. Bunu otomatik olarak BKM gerçekleştirir. Paraların transferi ise TCMB’de yapılır. Yani satıcıya ve satıcının bankasına ücretin ödenmemesi diye bir şey sözkonusu değildir.
Kredi kartıyla satış yapan üye işyeri yukarıda arzettiğimiz sâiklerle parasını otuz gün sonra almak isterse bankasıyla öyle anlaşır. Bu üye işyeri kartla satış yapınca otuz gün vâdeli satış yapmış kabul edilir. Çünkü kartla satış yaptığı müşterisi zaten kart bankasına parayı ortalama 20 gün sonra ödeyecektir. Üye işyeri de POS bankasından ortalama 20 gün içinde parasını alacaktır. Yani kartla satış yapmak “hakikatte” bir vâdeyi (bu vâde kart sisteminde peşin kabul edilmektedir) zaten baştan kabul etmektir. Blokeli sistem bunun resmîleştirilmesidir.
Erken bloke çözümü halinde hizmet ücretinin nasıl olacağı konusunda üye işyeri ile banka anlaşabilir. Burada fâiz cereyan etmez. Hizmet ücreti mâkul seviyede ve piyasa râicine uygun olmalıdır.
Muâmelatta açıkça fâiz ve meşrû olmayan bir akit yoksa kolaylık sağlamak esastır. Ticâreti zorlaştırmak doğru değildir. Blokeli sistemde ve erken bloke çözümünde açıkça bir nassa ya da ilkeye ters düşülmemektedir.
Hasılı burada menfaat celbeden karz ilişkisi olduğunu düşünmek yerine kredi kartı sistemiyle mal satışlarının ortaya çıkardığı maslahata ve burada açıkça fâize girilmeyişine bakılmalıdır. Gerisi yorumdur ve muâmelâtta kolaylaştırıcı yorum esas alınmalıdır.
Katılım bankaları, kredi kartlarının dinen meşrû sayılmayan mal ve hizmetlerin alımına aracı edilmemesi adına bir takım önlemler almaktadırlar. Örneğin POS cihazlarındaki kodlamalardan hareketle kartlarının bazı POS cihazlarında onay alamamasını sağlamaktadırlar. Örneğin içkili restoranlarda, eğlence mekanlarında, bahis salonlarında ve borsa aracı kuruluşlarında kartın geçmemesini temin etmektedirler. Bununla birlikte kartın dinen gayr-ı meşrû kullanımına tamamen engel olabildiklerini söyleyebilmek güçtür. Ancak bankaların imkânlar ölçüsünde kısıtlamalar yapmaları ve kart hâmillerinin uygun olmayan kullanımlarını tamamen kapatmanın teknik olarak mümkün olmaması sebebiyle bu noktada bankaların sorumluluğu olmaz. Zira İslâm hukûkunda herkes gücü yettiğiyle mükelleftir. Eğer meşrû bir iş bir kısım gayr-ı meşrû kullanımlar sebebiyle yasak kabul edilirse pek çok sektörde hizmet sunmak mümkün olmaz. Örneğin otel işleten bir kimse otelinde gayr-ı meşrû ilişkiler yaşanmasın diye önlem aldığı halde bu tür davranışlar yaşanıyorsa otelini kapatması istenemez. Sorumlu olan gayr-ı meşrû fiili yapanlardır.
Bankalar kredi kartı çıkarıp müşterilerine kart verdikleri gibi bu kartların kabul edilmesi amacıyla işyerleriyle üyelik anlaşmaları da yaparlar. Bu üye işyerlerine POS cihazı bağlarlar. Bu noktada kimi bankalar ön plana çıkmış durumdadır. Bu durumda bazı katılım bankaları kendi kredi kartlarının da söz konusu üye işyerlerinde geçerli olması, kart hâmillerine hediye vermesi ve bankanın kabul ettiği kampanyalardan istifade etmesi gibi meşrû sebeplerle söz konusu platformlara üye olurlar. Bu üyeliğin gayr-ı meşrû sayılmasını gerektiren bir gerekçe bulunmamaktadır. Bu üyelikler ile POS bankası bir nevi BKM’nin işlevini kendisi üstlenmektedir. Yani söz konusu POS’lar kullanılarak yapılan işlemlerin takaslaşması POS bankasınca yapılmaktadır.