Katılım Bankasının Teslim Almadığı Malı Satması Câiz Midir?
İslâm hukukçuları teslim alınmamış malların satılması konusunda şu görüşleri ileri sürmüşlerdir:
- İmam Şâfiî yiyecek, akar, menkul veya nakit olup teslim alınmamış malın satışını sahih kabul etmemiştir.
- Osmân el-Bettî ise böyle bir satışı hiçbir kayıt koymaksızın sahih saymıştır.
- İmam Ebû Hanîfe gayr-i menkullerin teslim alınmadan satışına izin vermiş; bunun dışındakileri onaylamamıştır.
- İmam Mâlik ise yiyecek maddelerinin kabzedilmeden satılmasını doğru bulmazken diğer malların böyle satışını meşrû görmüştür.
- Bazı âlimler ise ölçülüp tartılanların kabzedilmeden satışını kabul etmezken diğer malların teslim alınmadan satışını onaylamıştır33.
Muhtemelen bir idareci olarak Hz. Peygamber, sahte alım satım yoluyla fâizciliğe girilmesini ve yiyecek maddelerinin teslim alınmadan evvel satımının, malın tesliminde sıkıntılara yol açabileceği endişesiyle söz konusu yasağı koymuş olmalıdır. O halde bu sakıncaların olmadığı piyasalarda, eğer sahte alım satımlarla fâizcilik yapılmıyor ve söz verilen vâdede malın teslim edilmesi büyük oranda gerçekleştiriliyorsa her türlü ticâret eşyasının teslim alınmadan satışında bir beis olmasa gerektir. Zira günümüzde birçok sektörde firmalar ileride alacakları ve satacakları mallar için önceden bağlantılar yapmak durumundadır. Örneğin belli bir vâde sonunda yurt dışından gelecek mallar için ithalatçı firma önceden satış anlaşmaları yapmaz ise gümrükten başlayıp, nakliyeye, depolama masraflarına, işçiliğe, sigorta giderlerine, zaman kaybına vs. katlanmakdurumunda kalacaktır. Burada firmaların fâizcilik yapma amacı yoktur. Malların vâdesinde teslim edilememe riski ise normal düzeylerdedir ve ticârette bu tür riskler her zaman vardır. Zaten firmalar böylesi durumlar için farklı enstrümanlar da geliştirmişlerdir.
Netice olarak katılım bankaları satacakları malları müşterilerine verdikleri vekâlet yoluyla kabzederler. Aslında katılım bankaları ilk kurulduklarında kendileri adına mal alımı yapılınca bizzat malı takip etmekteydiler. Ancak zamanla bu imkansız hale geldi. Zira artık milyarlarca liralık işlem hacmine ulaşmışlardır. Her bir alım satımı bizzat takip etmek üzere eleman istihdam etmeleri maliyetleri yükseltecektir. Bu da müşteriye yansıtıldığında memnuniyetsizliğe yol açacaktır. Dolayısıyla bankalar malı doğrudan satmak için aldıkları, malın müşterisi mal hakkında daha iyi bilgi sahibi olduğu ve bankanın malı bizzat teslim almasının ekstra maliyet doğuracağı ve bunun da müşteriye yansıyacağı gibi sebeplerle bankanın malın satıcıdan teslim alınmasını vekâletle yapıp yapamayacağı düşünülmüş ve buna izin verilmiştir.
33. Nevevî, Şerhu Sahîhi Müslim, X, 169-170.