Forward İşlem Nedir? Meşrû Mudur?

 Para ve para hükmünde olan varlıklar peşin alınıp satılabilir; vâdeli alınıp satılamaz.Paranın vâdeli satımı kâr değil fâiz doğurur. Geçmişte para olarak değerlendirilen altın ve gümüşün para vasfını kaybedip kaybetmediği tartışılmaktadır. Kimi âlimler hem altının hem de gümüşün para vasfını koruduğunu; kimi âlimler her ikisinin de para vasfını kaybettiğini; kimi âlimler külçe altının para vasfını koruduğunu işlenmiş altın ile gümüşün para vasfını kaybettiğini; kimisi de altının para olduğunu ancak gümüşün para vasfını kaybettiğini söylemektedir. Hasılı altın ve gümüşü “para” kabul edenlere göre bunlar vâdeli satılamaz; diğerlerine göre vâdeli satılabilir.

Dövizler de para olduğundan vâdeli satılamaz. Vâdeli satım, alışverişin bedellerinden birinin peşin diğerinin vâdeli olmasıdır. Eğer böyle olursa fâiz gerçekleşir. Zira bugün için 1.54 olan döviz kuruyla 100 dolar almak isterseniz 154 lira ödemeniz gerekir. Ancak bugün 100 dolar peşin alıp karşılığını bir ay sonra ödemek isterseniz araya vâde değeri hesabı girer ve 160 lira ödemek üzere anlaşırsınız. İşte bugün ödeseniz 154 lira ödeyecekken bir ay sonra 160 lira ödeyeceğiniz için aradaki 6 lira fâiz olarak değerlendirilir.

İslâm hukukçularının büyük bölümü alışverişlerde her iki bedelin de vâdeli olmasını meşrû görmezler. Yani bir ay sonra 1000 lira ödemek üzere üç ay sonrası için 1 ton buğday alamazsınız. Ancak bu konuda sağlam bir delile istinad etmediklerinden (yani yorum yaptıklarından)31, eğer gerçek bir alım satım yapılıyorsa her iki bedelin vâdeli olması kanaatimizce meşrû olmalıdır.

Forward işlem her iki döviz bedelinin de vâdeli olduğu bir sözleşmedir. Yani üç ay sonrası için döviz alım satım kurunun sabitlenmesidir. Bugün 1.54 olan kurun üç ay sonrası için örneğin 1.60’ta sabitlenmesidir. Sözleşmenin yapıldığı tarihte anlaşmanın tarafları karşı tarafa birşey vermediklerinden “fâiz” gerçekleşmemektedir. Zira iki tarafta karşı taraftan bir borç almış değildir; sadece gelecek vâdedeki bir kuru sabitlemişlerdir.

Kanaatimizce burada “bilinmezlik, meçhûliyet, garar” içeren bir akit söz konusudur. Bu da esasen doğru değildir. Ancak burada fâiz olduğu söylenemez. Vâde dolumunda taraflardan birinin kâr diğerinin zararı olabilecektir. Ancak hangisinin kâr hangisinin zarar edeceği bugünden bilinememektedir. Halbuki fâiz akdinde borç veren daha en baştan gelecekte bir vâdede ne kadar fazlalık alacağını bilmektedir.

Bugün forward işlem çeşitli amaçlarla yapılmaktadır:

  • İthalatçı ve ihracatçılar döviz kurundaki dalgalanmalardan korunmak amacıyla forward yapmak istiyorlar.
  • Spekülasyon amaçlı yani dövizdeki dalgalanmalardan istifadeyle bir gelir elde etmek isteyenler bulunmaktadır.
  • Bir de farklı piyasalardaki döviz kuru oranlarını takip ederek buradan gelir sağlamak isteyen kimseler (arbitrajcılar) bulunmaktadır. Günümüzde teknik imkânların çoğalması arbitraj amaçlı işlemleri neredeyse ortadan kaldırmıştır.

İslâm hukukçuları forward işlemin hükmünü tartışmışlardır. Görüşleri özetle şöyledir:

  • Forward işlem dövizin vadeli satımıdır ve caiz değildir.
  • Dövizi vâdeli satmak meşrû değildir. Forward işlem de dövizin vâdeli satımıdır ve meşrû değildir. Ancak ileri bir vâde için döviz kurunun sabitlenerek “vaadde bulunulması” meşrûdur. Vaad, akid değildir. Nasıl nişan, nikah değilse vaad de akid değildir. Ancak vaad en azından bir tarafı bağlayıcı olmamalıdır. Bugün katılım bankaları forward işlemi bu görüşe göre yapmaktadırlar. Buna göre sözleşme vaad sözleşmesi olmalıdır.
  • Kanaatimizce forward işlemin hükmü şudur: Forward işlem fâizli bir akid değil garar içeren bir akiddir. Döviz kurunun dalgalanması da ithalatçı ve ihracatçılar için önemli bir risktir; garardır. Döviz kurundaki dalgalanmadan istifadeyle spekülasyon amaçlı gelir elde etmeye çalışmak câiz olmaz. Ancak ithalatçı ve ihracatçılar normal ticaretlerini kur riskinin baskısından korumak için hedging amaçlı forward yapmak isteseler; ya da katılım bankaları korunma amaçlı forward yapmak istese bunu günümüz ticâret uygulamaları çerçevesinde meşrû görebiliriz. Spekülasyon amaçlı forward yapmak uygun değildir ve katılım bankaları böylesi taleplere yardımcı olmamalıdır. Arbitraj amaçlı forward talepleri de uygun görülemez. Zira bu da ihtiyaç için meşrû görülen gararlı bir akdi istismar etmektir.


Konu hakkında ayrıntılı değerlendirme için bk. İshak Emin Aktepe, Hadis Kaynaklarında Fâiz ve Finansman, s. 178 vd.