Katılım Bankacılığında Dış Ticaret Ödemeleri Nasıl Yapılabilir?

Katılım bankaları dış ticâret ödemelerine aracılık yapabilirler. Bu noktada katılım bankaları üç farklı işlevi yerine getirme imkânına sahiptirler:

  1. Bankacılık hizmetleri sunma (vekâlet)
  2. Dış ticarete konu malı alıp satma (murâbaha)
  3. İthalatçıya kefil olma (kefâlet)

Bir dış ticâret işleminde ödeme değişik şekillerde yapılabilir:

  1. Peşin ödeme
  2. Mal mukâbili ödeme
  3. Vesâik mukâbili ödeme
  4. Akreditif

1- Peşin ödeme (önce bedel sonra mal): 

Alıcının ( ithâlatçının ) mal bedelini malın sevkiyatından önce satıcıya (ihrâcatçıya) ödediği ödeme şeklidir. Birbirini iyi tanıyan ithâlatçı ile ihrâcatçı mal bedelinin, mallar henüz teslim edilmeden evvel ödenmesi konusunda anlaşabilir. Katılım bankası bu bedeli ihrâcatçının bankasına ulaştıran bir vekîl olabilir. Bu durumda yaptığı hizmetin karşılığını alır. Ayrıca katılım bankası ithâlatçı ile ihrâcatçı sözleşme yapmadan evvel ithâlatçıya vekâlet vererek malları kendi adına almasını sağlayabilir. Bu durumda mal bedelini katılım bankası öder. Katılım bankası malın murâbahasını yaptığı için burada risk üstlenmiş olur. Yurtdışından gelecek malları henüz teslim almadığı için doğrudan o malları satamaz; ancak müşterisine aynı niteliklerde malların satışını yapabilir. Yurtdışından malları alamaz ise ödediği meblağı yurtdışındaki muhataptan almak zorundadır. Müşterisine mal teslim edemez ise müşterisini borçlandıramaz. Bu riske giremiyorsa işlem yapmamalıdır.

2- Mal mukâbili ödeme (önce mal sonra bedel): 

Alıcının (ithâlatçının) mal bedelini malın fiili ithâlatından (gümrükten çekildikten) sonra satıcıya (ihrâcatçıya) ödediği ödeme şeklidir. Müşterisini çok iyi tanıyan bir ihrâcatçı henüz bedelini almadığı malları ithâlatçıya gönderir. İthâlatçı malı satınca ya da parası olunca mal bedelini öder. Katılım bankası bu ödemeyi ihrâcatçının bankasına ulaştırarak vekâlet işlemi gerçekleştirir. Burada yalnızca yaptığı hizmetin bedelini alabilir. Bu tür işlemlerde ithalatçıya gönderilmiş mallar onun sayıldığından katılım bankası murâbaha yapamaz.

3- Vesâik mukâbili ödeme: 

Vesâik mukabili ödeme; satıcının (ihrâcatçının ) malları sevk ettikten sonra vesâik bedelinin tahsil edilmek üzere bir talimat ekinde bankasına verdiği ve tahsil vesâikini alan bankanın ödeme veya kabul karşılığı vesâiki alıcıya (ithâlatçıya) teslim ettiği ödeme şeklidir. Vesâik mukâbili ödemenin iki türü vardır: Birinci türü görüldüğünde ödemeli poliçe üzerinedir ve sevk belgeleri ithâlatçıya ancak ödemeyi yaptığı takdirde teslim edilir. Vesâik mukâbili ödemenin ikinci türü kabul kredili vesâik mukabili olup, belgeler alıcıya, adına çekilen poliçedeki bedeli ödeyeceğine dair “kabul” alındıktan sonra teslim edilir. İhrâcatçının bankası kabul edilmiş poliçeyi, ithâlatçının bankasının talimatına göre çogunlukla geri gönderir veya nezdinde saklar ve süresi geldiğinde tahsil eder. Kabul edilmiş poliçe “bir borcun hukûkî delili” sayılır. En azından alıcı, poliçelerini ödemeyen birisi olarak ilan edilecek ve uluslararası piyasada ciddi bir itibar kaybı olacaktır. Fakat, satıcılar, ödememe riskine karşı genellikle ibraz bankasının veya birinci sınıf bir diğer bankanın “aval” veya “garanti” vermesini istemelidir. Bu işlem gayr-ı nakdi kredi işlemidir.

Vesâik mukâbili işlemlerde katılım bankası evrakların ve mal bedelinin transferi karşılığında masraf alabileceği gibi aval vererek girdiği kefâletten dolayı aval komisyonu da alabilir. Eğer ihrâcatçı ile ithâlatçı alım satım sözleşmesi yapmadan evvel malları kendi adına alması için ithâlatçıya vekâlet vermiş ise ithal edilen malların bedelini kendisi ödeyip ithâlatçıya vâdeli satış yapabilir. Bu durumda verdiği aval ya da hizmetler karşılığında bir bedel almamalıdır. Zira bu işlemleri kendisi için ithâl edilen mallar için gerçekleştirmektedir. Müşterinin alım vaadini güvenceye almak amacıyla “güvence bedeli” alabilir.

4- Akreditif: 

Akreditif şartlı bir taahhüttür. İhraç edilen malın bedelinin ödenmesi konusunda belirli koşulların yerine getirilmesinden sonra ödemenin yapılacağına ilişkin bir çeşit teminattır. Akreditif, ithâlatçının verdiği talimat doğrultusunda, ithâlatçının çalıştığı bankanın belirli bir meblağa kadar ve belirli bir vâde için istenilen koşulların yerine getirilmesi ve ihrâcatçı tarafından ihraç edilen malların ihrâcına ilişkin belgelerin ibrazı karşılığında ihrâcatçıya ödeme yapılacağını taahhüt etmesidir.

Akreditif işleminin aşamaları şöyledir: İthâlatçı ve ihrâcatçı satış sözleşmesini ya da pazarlığını yaparlar. Ödeme şeklini akreditif olarak belirlerler. İthâlatçı (bankası nezdinde gayr-ı nakdi kredi limiti olması veya câri hesabına bloke konulması karşılığında), bankasından, ihracatçı lehine akreditif açtırır. Âmir bank”a, akreditifi, muhâbir bankaya iletir. Muhâbir banka ihrâcatçıyı bilgilendirir. Akreditifi kabul eden ihrâcatçı malları gönderir. Belgeleri muhâbir bankaya verir. Teyitli ve sight akreditif ise mal bedelini kendi bankasından tahsil eder ya da teyitli ve vâdeli akreditiflerde bankası bedeli, ödeme vâdesinde ödeyeceğini teyit eder. Muhâbir banka belgeleri âmir bankaya gönderir ve teyitsiz ve sight akreditif ise mal bedelini tahsil eder ya da âmir banka teyitsiz ve vâdeli akreditiflerde bedeli ödeme vâdesinde ödeyeceğini teyit eder. Âmir banka ithâlatçıdan mal bedelini tahsil edip belgeleri ona verir. Mallar gümrüğe teslim edilir. İthâlatçı da gümrükten malları alır.

Katılım bankaları akreditif işlemine kefîl sıfatıyla taraf olabilirler. Bu durumda yaptıkları hizmet ve kefâletleri karşılığında komisyon alabilirler. Eğer ithâlatçı ile ihrâcatçı alım satım akdi yapmadan evvel ithâlatçıya kendisi adına mal alımı vekâleti vermemiş ise akreditife ancak kefîl sıfatıyla taraf olabilir. Yani malların murâbahasını yapamaz. Eğer satış sözleşmesinden evvel vekâlet vermiş ise akreditifi finansmanlı açarak yurtdışından gelecek malları kendisinin kabul eder ve bedelini öder. Bu durumda hizmet ve kefâlet komisyonu alamaz ancak müşterisinden güvence bedeli alabilir. Bu güvence bedeli müşterinin satın alım vaadine uymamasını engellemek amacı taşır. Müşteri vaadine uyarsa bu bedel satış bedeli içinde düşünülebilir. Kendisi adına alınan malları ithâlatçıya vâdeli satar. Vâdeli akreditif yoluyla alınan mallar bankanın vekâletine istinaden alınmış ve akreditif finansmanlı açılmış ise mallar ithâlatçı tarafından alınacağı zaman banka ile alım satım sözleşmesi yapılmalıdır. Bu anlaşma sözlü olabilir. Bu anlaşmanın ilk taksidi bankanın karşı tarafa ödeme yapacağı tarih olarak belirlenir. O gün geldiğinde satış için önceden belirlenen vade farkı oranı aşağıya doğru revize edilebilir. Yukarıya doğru revize dinen uygun olmaz.

Katılım bankaları ihrâcat yapan müşterilerine de hizmet verip komisyon alabilirler. Eğer ihrâcatçı müşterileri ile yurtdışındaki ithâlatçı satış sözleşmesi yapmadan evvel ihrâcatçı müşterileriyle mal alım akdi yaparlarsa ihrâcatçıya peşin bedeli ödeyip yurtdışındaki ithâlatçıya vâdeyle satım yapabilirler. Bu vâdeli satımı teminatlandırmak için yurtdışındaki ithâlatçının bankasının garantisini isteyebilirler.

Katılım bankaları dış ticâret ödemelerine çeşitli sıfatlarla aracılık edebilirler. Yaptıkları hizmet ve kefâlet karşılığı komisyon alabilirler. Bu iki işlem için bir şart bulunmamaktadır. Eğer ithal edilecek malların finansmanı yapılacak ise ithâlatçıya, ihrâcatçı ile akit yapmadan evvel banka adına mal alabilme vekâleti verilmelidir. Bu vekâlet verilmemiş ise malların finansmanı yapılamaz. Eğer malların finansmanı yapılacak şekilde akreditif işlemi gerçekleştirilmiş ise bu durumda hizmet ve kefâlet komisyonu alınamaz. Çünkü mallar banka adına alınmıştır ve dolayısıyla bu işlemler banka için yapılıyor olmaktadır. Ancak banka “güvence bedeli” alabilir ve malları müşterisine satarken bu işlemleri maliyete katabilir.

 

Ticaret


Selem Nedir?

 Rivâyete göre Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) Medîne’ye…

Kira Usûlüyle Nasıl Finansman Sağlanabilir?

 

Kira dinen meşrûdur. Menkul ya da gayr-ı menkul kiralanabilir bir mal başkasına kiraya verilebilir. Burada şart malın tüketilmeden yararlanılabilir. olmasıdır. Örneğin ekmek kiralanamazken araç kiralaması yapılabilir. Ayrıca insanlar ya da şirketler emeklerini de kiraya verebilirler. Yani hizmet akitleri yapabilirler. Örneğin sağlık, eğitim, güvenlik, taşıma ve organizasyon gibi sözleşmeler kira akdine dayanmaktadır. Dolayısıyla katılım bankaları önce kiraya veren (işveren) konumunda yer alıp sonra kiralanan (işçi) konumuna geçerek finansman sağlayabilirler. Bunun tam tersi de mümkündür. Yani önce kiracı konumunda yer alıp sonra kiraya veren de olabilir. Kira bedeli peşin ya da vâdeli olabileceğinden katılım bankası peşin bedelle yaptığı anlaşmaya mukâbil müşterileriyle vâdeli bedelle akit yapabilir.

Kira yöntemiyle şu noktalarda finansman sağlanabilir: Hac umre organizasyonu, tüp bebek tedavisi, sağlık hizmeti, güvenlik hizmeti, düğün organizasyonu, gezi programı, toplantı organizasyonu, özel eğitim programı, iletişim hizmeti, nakliye hizmeti, restorasyon hizmeti, araç kiralaması, konut kiralaması, işyeri kiralaması, uçak kiralaması, gemi kiralaması, doktor, futbolcu, öğretmen, pilot ve yönetici kiralaması vs.

Örnek olması açısından işlemlerin nasıl yürüyeceği hac umre programı özelinde şöyle gösterilebilir:

  1. 1- Hacca ya da umreye gitmek bir ibâdettir. Bunlar para karşılığı yapılmaz. İbâdet alınıp satılmaz.
  2. 2- Ancak hac ya da umreye uçakla gidilir, orada otelde kalınır, yenilir içilir. Bunların bedeli ödenmek zorundadır. Zaten hacı adaylarının ödediği meblağ da bunlarla ilgilidir.
  3. 553- Hac ya da umreye borçla gidilmez demek yanlıştır. Hacca da umreye de borçla da gidilir; vâdeli akit yaparak hizmet alımı yoluyla da gidilir. Haccın zengine farz olması hacı adayının hacca giderken borç alamayacağı ya da vâdeli akit yapamayacağı anlamına gelmez. Buna mâni hiçbir dînî delil bulunmamaktadır.
  4. 4- Katılım bankası, hac ve umre finansmanı noktasında vâdeli bedelle hizmet satan konumundadır. Hizmet peşin ya da vâdeli bedelle taahhüt edilebilir.
  5. 5- Katılım bankası, müşterilerine taahhüt ettiği hizmeti bu işi yapan şirketlere peşin kira bedeli ödeyerek devreder. Yani şirketlerden hizmet alımı yapar.
  6. 566- Katılım bankası, hizmet taahhüt ettiği için bu hizmeti hangi firmalardan aldığı önemlidir. Müşteriler mağdur olursa banka sorumlu duruma düşer. Çünkü burada kira akdiyle müşterilerine hizmet taahhüdünde bulunan bankanın kendisidir. Bankanın ikinci bir akitle hac umre organizasyonu yapan firmadan hizmet alımı kendisini ilgilendirir.

 

Ticaret


Selem Nedir?

 Rivâyete göre Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) Medîne’ye…

Kira Nedir?

 İnsanoğlu bir malın mülkiyetine sahip olamayabilir. Ancak onu kullanması gerekiyorsa malın sahibine belli bir bedel ödeyerek kiralayabilir. Mal sahibi hem malın mülkiyetini devretmemiş hem de kira geliri elde etmiş olur. Kiracı ise hem maldan faydalanmış hem de malın mülkiyetini devralacak kadar çok bedel ödememiş olur. Yine insanlar geçimlerini sağlamak üzere emeklerini kiraya verebilirler. Böylece aldıkları maaş ya da ücretle ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Meşrû bir ticâret yöntemi olan kiralama katılım bankalarınca da kullanılabilir.

Kira sözleşmesinin konusu “yararlanma” olup ikiye ayrılır:

  1. 1-Menkul ya da gayr-ı menkul bir maldan yararlanmak üzere yapılan kira sözleşmesi. Ev, araç, makine kiralamak böyledir.
  2. 2-Bir kimsenin emeğinden yararlanmak üzere yapılan kira sözleşmesi. İşçilik, memurluk, terzilik, berberlik böyledir.

Bugün taksi hattı ve marka gibi bazı hakların kirası da mümkün olabilmektedir.

Şekil-14: Üretim Faktörleri Getirisi

10

Bir malın kendisini tüketmeden yararlanılabiliyorsa o mal kira sözleşmesine uygundur. Bir maldan yararlanmak için malın kendisini tüketmek gerekiyorsa o mal üzerine kira sözleşmesi yapılamaz. Örneğin ekmek, su, meyve ve para kiralanamaz. Ancak ev, araba, arsa, makine, kitap, mobilya vs. kiralanabilir.

Kiranın nasıl, ne zaman, ne kadar süreyle ödeneceği belirlenmelidir. Aynı şekilde kiraya verilen varlığın kullanım alanı da tespit edilmelidir. Aksi halde taraflar arasında anlaşmazlık meydana gelebilir. Örneğin kiralanan bir binek aracının mal taşımada kullanılması ya da kiralanan bir meskenin imalathaneye çevrilmesi söz konusu varlığa zarar verebilir.

Kira bedeli peşin, tek vâdeli ya da taksitli olabilir. Kiralanan bir yer kira sözleşmesinde aksine bir şart yoksa başkasına kiraya verilebilir. Bu itibarla katılım bankaları peşin bedelle kiraladıkları varlıkları başkalarına vâdeli bedelle kiraya verebilirler. Örneğin fuarda stand kiralayacak bir firmayla katılım bankası böyle bir akit yapabilir. Katılım bankası standı organizatörden peşin bedelle kiralayıp firmaya vâdeli bedelle kiraya verebilir.

Şekil-15: Yararlanma Açısından Kira Sözleşmeleri

12

Kiracı bakımı yapılmayan varlığı kullanmak istemez ise kira akdini feshedebilir. Kiracı varlığın bakımını kendiliğinden yaptırıp kiradan düşemez. Varlık sahibinin izniyle yaptırırsa düşebilir.

Netice olarak kira varlık sahipleri için meşrû bir kazanç yolu olduğu gibi söz konusu varlığı kullanmak zorunda olanlar için de uygun bir ticârî işlemdir. Böylece varlığın mülkiyetine sahip olmaktan kaynaklanan vergi, bakım, değer kaybı ve yıpranma gibi sorumluluklar yüklenilmemiş ve hem de varlıktan istifade edilmiş olur. Katılım bankaları ise hem kendi varlıklarını (örneğin kasalarını) kiraya vererek hem de başkalarından peşin bedelle kiraladıkları varlıkları vâdeli bedelle kiraya vererek kazanç sağlayabilirler.

 

Ticaret


Selem Nedir?

 Rivâyete göre Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) Medîne’ye…

Kârın Fâiz Oranlarına Göre Ayarlanması Kârı Fâize Çevirir Mi?

 İslâm hukûkunda kâr sınırlaması olmadığı gibi kârın fâiz oranlarına endekslenerek belirlenmesi de yasaklanmış değildir. Yani piyasadan fazla olmamak kaydıyla kâr herhangi bir kritere göre belirlenebilir. Buna göre bir tüccar piyasa fiyatını aşmamak kaydıyla kâr için fâiz oranlarını kriter alabilir. Bu durumda emtia satışından elde ettiği kâr fâize dönüşmez. Zira borçtan gelir elde ederek fâiz kazancı sağlamamakta bilakis ticâret yapmaktadır.
Bu nokta özellikle katılım bankaları için gündeme getirilmektedir. Katılım bankaları bankacılık sektöründe yer almaktadırlar. Bankacılık sektörünün ana aktörleri ise fâizli bankalardır. Şu an Türkiye’de fâizli bankalar toplam bankacılık işlemlerinin % 90’dan fazlasını icrâ etmektedirler. Ayrıca Merkez Bankası da enflasyon, para ve fâiz politikaları sebebiyle fâiz oranını belirlemektedir. Dolayısıyla katılım bankaları murâbaha kâr oranlarını tespit ederken ister istemez fâiz oranlarını dikkate almak zorunda kalmaktadırlar. Ancak yine de mal alıp sattıkları için kazançları fâiz değil kâr olmaktadır.

 

Ticaret


Selem Nedir?

 Rivâyete göre Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) Medîne’ye…

Kâr Nedir?

Herhangi bir ürünün üretimi veya alım satımı ya da bir projenin hayata geçirilmesi sırasında katlanılan maliyet ile fiyat arasındaki fark ticâretten doğan kârdır ve bu kâr dinen meşrûdur. Buna göre tarım ürünlerinin üretimi, binaların yapımı, fabrikalarda yapılan üretimler ve mal alım satımları neticesinde kâr elde edilebilir. Peşin olmak kaydıyla döviz ticâretinde alım ile satım arasındaki fark da kâr sayılır.

Kâr meşrûdur. Zira kâr olmaz ise hiç kimse ticâret yapmaz. Bu da ihtiyaçlarını tek başına karşılama imkânı olmayan ve sürekli daha kaliteli bir yaşam arzulayan insanoğlunun muhtaç olduğu ürünlere ulaşmasını engeller. Zira kâr yoksa üretim, alım satım ve girişim de olmaz. Neticede hayat kalitesi düşer. Bu yüzden olsa gerek Allah Teâla normal olan ticâreti helal kılıp kârı meşrû sayarken borçtan gelir elde etmeyi yani fâizi haram kılmıştır.

Bir malın mâliyeti aynı kalmakla birlikte fiyatı değişebilir. Yani kâr zaman içinde artabilir. Örneğin belli bir maliyetle satın alınan 10 ton unu bir ay içerisinde artan bir kâr ile satmak mümkündür. Bu bakımdan zaman geçtikçe piyasaya göre fiyatları artırmak dinen yasaklanmış değildir. Aldatma ve karaborsacılık olmadıkça aslolan piyasadır.

Fiyatı ve Kar Seviyesini Etkileyen Faktörler

01

 

Ticaret


Selem Nedir?

 Rivâyete göre Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) Medîne’ye…

İstisna Akdi Nedir?

İstisna akdi yapım gerektiren ürünleri konu alır. Bu sözleşmelerde ürünün yapım malzemeleri de taahhütte bulunan tarafından temin edilir. Taahhütte bulunanın bizzat işi yapıp yapmaması akde bağlıdır. Yani taahhütte bulunan işi başkasına da yaptırabilir. Yapılacak ürünün niteliklerinin, miktarının, işin ve bedelinin vâdesinin belirlenmesi gerekir. Mal istenen nitelikleri hâiz olmazsa işveren muhayyerlik hakkına sahip olur. Yüklenici yaptığı işin kusurlarından sorumludur. Sorumsuzluk şartı ileri süremez. İstisna akdinde bedelin peşin olma şartı yoktur.

11

İstisna akdi katılım bankaları tarafından kullanılabilecek bir yöntemdir. Yarım kalmış kooperatiflerin tamamlanmasında, toplu konutların finansmanında, mütaahhitlik işlerinde, araç, gemi, uçak gibi büyük yapı işlerinin finansmanında katılım bankaları istisna akdi yapabilirler. Bu işleri taahhüt edip alt istisna sözleşmeleriyle taşerona iş yaptırabilirler.

 

Ticaret


Selem Nedir?

 Rivâyete göre Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) Medîne’ye…

İslâm Hukûkunda Kâr İçin Bir Sınırlama Var Mıdır?

İslâm hukûkunda kâr sınırlaması yoktur. Kâr, piyasada belirlenir. Kâr sınırlaması alıcılar ya da satıcılar için haksızlık doğurabilir. Rivâyete göre Resûlullah (aleyhisselâm) ticârî mallara narh konulması için yapılan müracatı reddetmiştir15. İslâmiyet’te sınırlama yapmak yerine piyasanın mümkün olduğunca adâletsizlikten uzak olmasına çalışılmıştır. Bu yüzden üreticilerin piyasa fiyatını öğrenmeden aracılar tarafından mallarına talip olunması yasaklanmıştır16. Bununla birlikte elbette karaborsacılık ve manüpülasyon gibi sebeplerle fiyat hareketliliği oluşuyorsa devletin piyasaya müdahalesi her zaman mümkündür.

02
Piyasa fiyatının belli bir miktar üzerinde alım satım yapılmış ise aldatılma durumu oluşmuş kabul edilir. Bu durumda aldatılan taraf akdi bozabilir. Ancak piyasa fiyatı tespit edilirken alınan ürünün alındığı yerin özellikleri de önemlidir. Bu bakımdan lüks bir alışveriş merkezinden alınan mallar ile sokak arasındaki spotçudan alınan malın aynı fiyatta olması beklenemez. Zira iki satıcının katlandığı maliyetler aynı değildir. Hizmet sektöründe de hizmetin alındığı yerlerin farklılığı fiyatların değişmesine sebep olur. Neticede içilen çay ya da kahve aynı olabilir ancak bunların satın alındığı yerlerin özellikleri fiyata etki eder.


15. Muhammed b. İsâ et-Tirmizî, Sünen, I-V, (thk. Ahmed Muhammed Şâkir, Muhammed Fuad Abdulbâki, İbrâhîm Atve), Mısır: Matbaatu Mustafâ el-Bâbî el-Halebî, 1975, III, 597.
16. Buhârî, Sahîh, III, 72.

 

Ticaret


Selem Nedir?

 Rivâyete göre Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) Medîne’ye…

Emtia Borsasından Mal Almak Meşru Mudur?

 Emtialar (tarımsal ve hayvansal ürünler, orman ürünleri, ağır metaller, değerli madenler, enerji ürünleri, petrol ve türevleri, kimyasal ürünler vs.) tarih boyunca ticaretin ana konusu olmuşlardır. Dolayısıyla bunların satıldığı borsaların kurulması da hem mümkün hem gereklidir. Ancak mevcut emtia borsalarında işlemlerin yalnızca ticâri amaçlarla yapılmadığı görülmektedir. Emtia borsalarında yapılan işlemlerin vâdeli işlemler olabilmesi, vâde sonunda tarafların çoğunlukla (% 90’dan fazla) mahsuplaşması, bazı borsalarda emtiaların fiziken tesliminin yapılmaması, altın üzerine yapılan alım satımlarda vâdeli işlemlere izin verilmesi ve alım satımların ters işlemlerle kapatılması bu borsalardaki işlemlerin İslâm hukûkuna göre dikkatle değerlendirilmesini gerektirmektedir. Özetle söylemek gerekirse fiziken teslimatın yapılmadığı borsalarda yani yalnızca emtia fiyatlarının alınıp satıldığı piyasalarda işlem yapılamaz. Fiziken teslimatın olduğu borsalarda ise bedellerin her ikisinin de vadeli olduğu spekülatif işlemler ile altın üzerine vadeli işlemler yapılamaz. Gerçekten emtia alımı niyetiyle vâdeli işlem yapılması ise meşrû sayılabilir.

 

Ticaret


Selem Nedir?

 Rivâyete göre Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) Medîne’ye…

Commodity ve Reverse Murâbaha Nedir?

Katılım bankaları zaman zaman ellerindeki fazla nakdi değerlendirmek zaman zaman da nakit ihtiyaçlarını karşılamak üzere uluslararası piyasalarda commodity murâbaha ya da reverse murâbaha işlemleri yaparlar. Commodity murâbaha katılım bankalarının uluslararası emtia borsalarından peşin bedelle aldıkları metal ya da madenleri yine söz konusu borsalarda vâdeli olarak satmalarıdır. Reverse murâbaha ise borsalar aracılığıyla vâdeli olarak aldıkları metal ya da madenleri yine borsada peşin satmalarıdır. Aslında her iki işlem de teverruk işlemidir. Büyük miktardaki fonların işletilebilmesi ya da büyük miktarda nakitlerin Türkiye’ye getirilebilmesi adına uygun finansal yöntemlerdir.

 

Ticaret


Selem Nedir?

 Rivâyete göre Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) Medîne’ye…