Sigorta Câiz midir?

İnsanoğlu hayatı boyunca zaman zaman kötü olaylarla karşılaşmakta ve hayatını, sağlığını, ailesini, bin bir emekle elde ettiği mal varlığını ve işini kaybetmektedir. Deprem, sel, fırtına, toprak kayması, çığ, yangın, trafik kazası, iş kazası ve hastalık gibi istenmeyen olgular dünyanın hemen her yerinde sıkça görülebilmektedir. Böylesi kötü zamanlarda insanların akrabalarından, arkadaşlarından, vakıflardan ve devletten yardım talebinde bulunması ve onların da yardıma koşması gerekir. Ancak bu tür yardımlar çoğu zaman gecikir ya da yetersiz kalır. Kısacası insanın zor zamanlar için tedbir alması kendi menfaatinedir. Bu tedbirlerden biri de sigortadır.

1. Sosyal sigorta: Devletin kurduğu bir sistem ile yaşlılık, hastalık, tabii afetler vb. durumlar için vatandaşlarından vergi (prim) toplaması ve sigortaya konu riskin gerçekleşmesiyle de onlara yardımda bulunmasıdır.

2. Karşılıklı üyelik sigortası: Sigortalıların sigorta şirketine ortak oldukları, ödedikleri primin bir kısmıyla gerçekleşen risklerin karşılandığı diğer kısmının yatırıma dönüştürülüp kâr sağlanmaya çalışıldığı sigorta çeşididir. Günümüzde uygulanmaya çalışılan İslâmî sigortacılık bu sisteme dayanmaktadır. İslâmî sigortacılıkta primler meşru alanlarda değerlendirilir.

3. Ücretli ferdi sigorta: Sigorta şirketinin belli bir prim karşılığı, belli bir dönem için, belli riskler karşılığında, belli bir tutarı ödemeyi taahhüt etmesi şeklinde işleyen sigortadır.

Devletin kurduğu sosyal sigortacılık sistemine üye olmak, vergi ya da prim sayılacak ödemeler yapmak ve ihtiyaç halinde devletin yardımlarından ve ödemelerinden istifade etmek meşrudur.

Karşılıklı üyelik sigortasında toplanan primler dine uygun alanlarda değerlendiriliyor ise meşrudur. Zira sigortalılar kurulan şirketin ortağıdır ve ödedikleri primler aslında şirkete ödedikleri sermayedir. Sermaye ise ancak meşru alanlarda değerlendiriliyor ise yaptıkları işlem dine uygun sayılabilir. İslâmî sigortacılıkta primler meşru alanlarda yatırıma dönüştürülür.

Ücretli ferdi sigorta hakkında yoğun tartışmalar yaşanmıştır. Tartışmaları şöyle özetleyebiliriz:

Şekil-26: Sigortalılardan Prim Havuzu Vasıtasıyla Riskin Gerçekleştiği Kişilere Fon Akışı.

11r

Sigorta konusunu ilk defa ele alan İbn Âbidîn olmuş ve böylesi bir sözleşmenin ancak dâru’l-harpte gayr-ı müslimlerle yapılabileceğini ifade etmiştir. Zira ona göre sigorta borç olmayan bir şeyi borçlanmak olarak değerlendirilmiştir. Daha sonra pek çok âlim ve heyet fâiz, kumar, belirsizlik hali ve haksızlık gibi gerekçelerle sigorta sözleşmelerini meşru görmemişlerdir. Bir takım İslâm hukukçuları ise sigortayı kişinin uğradığı zararı hafifleten bir yardımlaşma sistemi ya da konusu teminat olan bir sözleşme olarak değerlendirmiş ve ücretli ferdi sigortacılığı meşru görmüştür. İtirazı olan ilim adamlarının fâiz, kumar ve belirsizlik hali gibi gerekçelerine katılmamışlardır. Diyanet İşleri Başkanlığı da fâiz ve gayr-ı meşru gelir elde edilen birikimli hayat sigortası ve bireysel emeklilik dışında sigorta çeşitlerini meşru görmüştür.

Sigorta


Sigorta Câiz midir?

İnsanoğlu hayatı boyunca zaman zaman kötü olaylarla karşılaşmakta…

Bireysel Emeklilik Câiz midir?

Fâizli sistemde bireysel emeklilik:

Bireysel emeklilik sistemi (BES), kişilerin aktif çalışma hayatları boyunca yapacakları birikimlerin değerlendirilmesine dayanarak emeklilik günlerinde yaşam standartlarını sürdürebilecekleri ek bir gelir/kaynak yaratmaya yönelik bir üründür. Diğer sigortalar gibi risk teminatı içermemektedir. Bireysel emekliliğin özü budur; teknik ayrıntı için ilgili kaynaklara bakılabilir.

Bireysel emeklilik kanununda toplanan fonların bir kısmının fâizli enstrümanlarda değerlendirilme zorunluluğu bulunmakta idi. Bu şart sebebiyle fâizsiz bireysel emeklilik işlemlerinin mümkün olmadığı ifade edilirdi. Ancak daha sonra kanunda yapılan değişiklikle bu şart ortadan kaldırılmıştır. Bu vakitten itibaren fâizsiz bireysel emeklilik olup olamayacağı tartışılmıştır.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu bireysel emeklilik hakkında şu karara varmıştır:

“Ancak ticarî sigorta çeşitlerinden birikimli hayat sigortası ile bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sisteminde, genel olarak primler şirketler tarafından nemalandırılarak iştirakçilere kâr payı dağıtılmaktadır. Bu da bir nevi ortaklık olduğundan, yatırılan primlerin değerlendirilme alanları dînî hüküm bakımından önem kazanmaktadır. Buna göre yatırılan primlerin, dinen helâl olan alanlarda değerlendirilmesi durumunda, bu tür birikimli hayat sigortası yaptırmak ve bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemine dahil olmak ve bunların verdiği kar paylarını almak câiz; helâl olmayan alanlarda nemalandırılması halinde ise câiz değildir”59.

Hayreddin Karaman’ın görüşü ise şöyledir:

1. Devlet değil ticârî şirketler BES’i yönetmektedir.

2. Sisteme dahil olanlar, paralarını belli bir süre BES’i yöneten şirkete verirler. Burada amaçları, ileri bir tarihte verdiklerinden daha fazlasını alabilmektir. İslâm’a göre meşrû olan (ya da meşrû olduğuna dair görüş bulunan) yatırım araçlarına para yatırmak ve buradan doğacak kâr veya zarara ortak olmak değildir.

3. Şirket bu parayı fâizli fâizsiz, helal haram her türlü finansal araçta değerlendirir.

Dolayısıyla fâizli fâizsiz helal haram ayrımı yapmayan bireysel emeklilik sistemlerine yatırım yapmak din açısından meşrû görülmemiştir60.

Fâizsiz sistemde bireysel emeklilik:

Fâizsiz sistemde bireysel emeklilik, fâizli sistemde öngörülen sakıncaların giderilmesi esasına dayanmaktadır. Yani fâizsiz banka aracılığıyla yapılan bireysel emeklilik şu esasa göre çalışacaktır:

İnsanlar paralarını fâizsiz bankaya verecekler. Banka onlara vekâleten (vekilleri olarak) bu parayı helal yatırım araçlarında işletecek. Bu işletmeyi yaparken bireysel emeklilik için kurulmuş şirkerlerden yardım alacak. Onların parayı helal işlerde kullanıp kullanmadığını da bizzat takip edecek. Paranın yatırılacağı alanlar şunlardır: Devletin çıkardığı ve fâizsiz kabul edilen senetler, kıymetli maden alımı, emtia (uluslararası emtia borsalarından demir, çelik, petrol vs.) alımı, alınıp satılması meşrû hisse senetlerinin alım satımı, katılım bankası katılım havuzlarına iştirak edilmesi. Para yatıranlara mutlaka bir kâr vaadi yoktur. Bankanın yaptığı işlem neticesinde ortaya çıkacak kâr da zarar da yatırımcıya aittir. Ancak gerek bireysel emeklilikteki vergi avantajları ve gerekse bankanın ve bireysel emeklilik şirketlerinin yatırım araçlarını seçerken profesyonel davranacak olması zarar riskini minimuma indirmektedir.

Tablo-1: Bireysel Emeklilikte Torbada Bulunabilecek Yatırım Araçları

12r

Fâizsiz bankacılıkta katılım hesapları ortaklık esasına dayanır. Bu hesaplara para yatıranlar bankayla ortak olurlar. Banka bu parayı helal işlerde kullanır ve kâr elde eder. Sonra bu kârı katılım hesabı sahipleriyle paylaşır. Zarar olursa ona da ortaktırlar.

Fâizsiz sistemdeki bireysel emeklilikte ise ortaklık söz konusu değildir. Banka, para sahiplerine vekâleten (bir nevi onların paralarını yöneten uzman gibi) dinen meşrû ürünler alır satar ve elde ettiği kâr ya da zararı yatırımcıya aktarır. Banka yaptığı bu iş sebebiyle bir miktar ücret alabilir.

Bu konuda Hayreddin Karaman’ın görüşü şöyledir: “Eğer katılım bankalarının “İslâm’a göre câiz olan fonlara müşteri bulup bunu yönetmesi, kârı ve zararı müşteriye ait olan fonu yönetme karşılığında da bir ücret alması” soruluyorsa bu elbette câiz olur”.

BES yaptıran vatandaşlara yönelik devlet katkısı da devletin tasarruf yapan vatandaşına hibesidir ve meşrudur.


59. Bk. http://www.diyanet.gov.tr/turkish/dy/KurulDetay.aspx?ID=1134

60. Bk. http://www.hayrettinkaraman.net/yazi/hayat2/0099.htm

Sigorta


Sigorta Câiz midir?

İnsanoğlu hayatı boyunca zaman zaman kötü olaylarla karşılaşmakta…